Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü. Kıymetli kardeşlerim öncelikle Cumanız mübarek olsun. Bu yazımı yazarken bu başlığı atmak için çok düşündüm. Acaba yakışık olur mu diye tereddüt ettim. Her ne kadar bu başlığı bir müslümana yakıştıramasam da kendimize bir eleştiri yapmak için bu başlığı kullandım. Maalesef müslümanlar beş’e ayrıldı.
Bu ayrımı bir dini cemaat veya fırka ayrımı olarak görmeyin. Onları ayrıca kale alacağım zaten. Ancak bu ayrım bizim temellerimizden kaynaklı. Görüş ayrılıklarından ziyade artık müslümanlar arasında yaşam ayrılıkları var. Bu ayrılıklar uzaktan bakıldığında sıradan gibi görülse de aslında durum çok farklı. Hele ki günümüzde İslâmı kötülemek için her türlü oyuna başvuran insanlar varken bu ayrılıklar maalesef bizlerin belini bükmekte. Biz ne zaman ki bir olduk işte o zaman diri olduk. Birlikten kuvvet doğar ilkesiyle her daim güçlü ve kararlı olduk. Bizim burada “müslümanlar beş’e ayrıldı” sözümüz aslında ibadet yaşantımızı yansıtmakta. Şimdi diyebilirsiniz ki “İbadetler Allah ile kul arasındadır. Sen ona karışma“… Bu sözü söyleyenler acaba hiç düşündüler mi ki “Allah’ın benim ibadetime ihtiyacı var mı?” diye. Hiç sanmıyorum. Zaten biraz düşünseler Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı olmadığını görürler. Burada ki asıl mesele bizim Allah’a ibadet etmeye ihtiyacımızın olduğudur. Çünkü Allah’ın hiç bir şeye ihtiyacı yok. Ama bizim var. Allah’ın bize vermiş olduğu tüm nimetlere karşı bir teşekkürdür bizim ibadetlerimiz. Onca nimeti bize hizmetkâr kılan Allah’a teşekkür etmezsek işte tam da o zaman nankör oluruz.
“Müslümanlar beş’e Ayrıldı” dedik. Peki bu ayrımlar nelerdir?
Bu ayrımı müslüman dünyasında özellikle de ülkemizde yapmamız daha doğru olur. Zira diğer ülkelerde ki müslümanların yaşantısı hakkında net bir bilgiye sahip değiliz. Gelelim ülkemizde ki ayrımlara…
Genel İçerik
1- Tam Müslümanlar
Tam müslüman sözünden kastımız gerçekten yaşantısı ile her yönüyle bize örnek olan müslümanlardır. Bu müslümanlar Allah’ın emir ve yasaklarına tam manasıyla bağlıdırlar. Namazlarını eksiksiz bir şekilde tam vaktinde cemaatle eda ederler. Allah’ın verdiği nimetlerden tasadduk ederler. Halk içinde muteber bir sevgileri vardır. Parmakla gösterilirler. Güzel ahlaklıdırlar. Sabırlıdırlar. “GALİBA OLMASI GEREKEN MÜSLÜMAN PROFİLİNİ ÇIKARDIM”. Neyse daha bu birinci kısımdı “müslümanlar beş’e ayrıldı” derken neyi kastettiğimizi anlamaya başladığınızı düşünüyorum.
2- Cuma’dan Cuma’ya müslümanlar
Bu grupta yer verdiğimiz insanlar aslında özlerinde iyi ve güzel insanlar. Ancak dini yaşantı noktasında biraz sıkıntı yaşayan müslümanlardır. Kandil günlerini ve gecelerini asla kaçırmaz. Cuma namazlarını hep kılar. Tabi ki Ramazan Oruçlarını tam tutarlar. Bu hususta onları küçümsemek gibi bir algı oluşmasın. Onları kınamıyorum. Çünkü geçmiş yaşantısında yaşadığı bir takım sıkıntılar insanı ibadetlerden soğutmuş olabilir. Buna en bariz örneği küçük yaşta camiye gittiklerinde eli sopalı hocalar veya namaz esnasında gürültü yaptıkları için cami cemati içinde azarlanan çocuklardır diyebiliriz. Bu çocuklar camiden soğur ve caminin önünden dahi geçmek istemezler. İşte geçmişte yaşadıkları bu tarz olumsuzluklardan dolayı da normal vakit namazlarında camiye gelmeyen bir çok din kardeşimiz var.Ancak burada bir şey daha belirtmek istiyorum. Geçmişte eli sopalı hocalar diye tabir ettiğim insanları asla kınamayın. Zira onlar da küçükken o şekilde yetiştirilmiş. Yine aynı şekilde camiden çocukları azarlayarak çıkaran yaşlı amcaları da kınamamak gerekli. Emin olun onlarda çocukken bunları yaşamışlardır. He yaptıkları doğru demiyorum. Ancak yaşlarının gereği ve ailelerinden aldıkları terbiye gereği akıllarından geçenleri tahmin etmek güçtür.
Bu kategoriye dahil etmek istemesem de yine küçük bir grup müslümanda da camiden uzak durma olgusu var. Müslümanlar beş’e ayrıldı ancak iç içe geçen gruplar da var. 5 vakit namazını kılar,Orucunu tutar ama camiye gelmez. Nedenini sorduğumda 2 farklı cevap aldım. Ya ahir zamanın en kötü şeytan tuzaklarından biri olan dedikodudan yakınıyor. Ya da para ile namaz kıldıran imamın arkasında namaz kılınmaz diyerek kendi başına namaz kılıyor. İki bahaneninde temelinde yanlış bilgi ve cehalet yatıyor. Camiler toplanma yeridir. Meşveret ve istişare yeridir. İnsanları gıybet veya dedikodu yapıyor diyerek ötekileştiremezsiniz. Aynı şekilde para ile namaz kıldıran imamın arkasında namaz kılınmaz diyerek FETVA vermeye kalkmakta cehaletin bir göstergesi. Zira imamlar camide namaz kıldırdığı için değil günün o vakitlerinde camiide mesailerini yaptıkları için maaş alıyorlar. Kaldı ki çoğunlukla sürekli görev başında olduğundan günlük yaşantısında yapması gerekecek olan işleri sürekli namaz saatlerine göre ayırmak zorunda. Cemaatten birinin vefat edeceği esnasında gecenin kaçı olursa olsun her daim görevinin başındadır imam. Bu konuyu burada noktalayalım geçelim diğer gruplara.
3- Bayramdan Bayrama Müslümanlar
Bu kategoride ki müslümanlar sadece bayram namazlarında bazende cenaze namazlarında saflar arasında görürüz. Müslümanca yaşama noktasında ve ibadetler noktasında en sıkıntılı olarak tabir ettiklerimizdir diyebiliriz. Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan ve hatta keyfine göre fetva arayan bir çok insanı bu hususta değerlendirebilir. Bize düşen görev bu kardeşlerimize doğruyu ve güzeli tavsiye etmektir.
4- Kalbim Temiz Müslümanları
Kalbim temiz müslümanları açıkçası son 10 yılda türedi. Her şeyden öte yine özlerinde iyi insanlardır. Ama ibadet noktasında ki durumu “0” diye tabir edebiliriz. Çünkü onların kalpleri temizdir ve asla kötülük düşünmezler. Kimseyi kırmam incitmem derler. Hislidirler üzülme yetenekleri vardır. Ama farkında olmadıkları bir şey var ki Allah’ı üzerler ve incitirler. Bize onca nimet bahşeden Allah’a bir teşekkür etmekten imtina ederler. Ama sorsan “benim kalbim temiz. Allah ile kul arasına girilmez.” derler. 3 Cuma’da 1 camiye gelirler o kadar.
5- Dedem Hacı Müslümanları
Her ne kadar amiyane bir tabir olsa da sadece cenazelerde gördüğümüz. Allaha geçek kul olmak lazım dersin. Benim dedem hacı der. Namazsız olmaz dersin. Benim dedem hacı der. Sen ona ne söylersen söyle dedem hacı der. He anam he deden hacı. Ama kendine hacı. Peki sen necisin?
Son Söz;
Benim burada anlatmak istediğim insanlar arasında ötekileştirme yaparak asla ve asla birilerini kınamak değil. Benim amacım kesinlikle hepimizin yapması gereken öz eleştiridir. Kınamaktan ve insanları hor görüp küçümsemekten Allah’a sığınırım. Ancak unutmayalım ki biz eğer Allah’ın dediğini yapmıyorsak kimin dediğini yapıyoruz. Allah’a kulluk yapmıyorsak biz kime kulluk ediyoruz. Elinizi vicdanınıza koyarak şu soruyu mutlaka sorun.
Ben müslüman mıyım? Müslümansam neden Allah’ın istediği gibi bir kul değilim. Allah’ın emrini tutmuyorsam kiminle beraberim? Bu gidişim nereye? Allah’a şükrümü eda edebiliyor muyum?
Bu soruların cevaplarını vicdan aynana sor. O sana doğruları söyleyecektir. Unutma ki sen kainatın en muhteşem varlığısın. Sen insansın. En şerefli mahlukatsın. Allah’ın sana bahşettiği en büyük nimet akıl ve vicdan ise sen bu aklı doğru kullanıp vicdanınla hareket edebilirsin.
“Ne mutlu sana ey Müslüman! Müslüman bir memlekette doğdun!!!
Ne mutlu sana Ey Müslüman! Müslüman bir anne ve babadan doğdun!!!
Ne mutlu sana Ey Müslüman! Ahir zaman Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa S.A.S’e Ümmet oldun!!!”
Kainatta bulunan tüm zerreler adedince Allah’a şükürler olsun. Son Peygamver Hz. Muhammed Mustafa S.A.S’ e binler kere binler salât ve selâm olsun. Tekrar Cumanız Mübarek olsun.Rabbim bu mübarek günün hürmetine cümlemize iyilikler ve güzellikler bahşeylesin.