Deniz kızı efsaneleri dilden dile,kitaplardan kitaplara, filmlerden filme aktarılmış günümüze kadar ulaşmıştır. Öyle ki artık deniz kızı ile ilgili çıkan haberlerden, yazılardan, fotoğraflardan sonra acaba demeye başladık.
Acaba gerçekten Deniz kızı efsanesi gerçek Mi?
Deniz kızı diye tabir ettiğimiz şey bir bayanın üst kısmının normal insan vücuduna sahip, alt kısmı kasıklardan itibaren balık görüntüsünü alan bir olağanüstü canlıyı ifade etmektedir. Her ne kadar halk arasında deniz kızı olarak tabir edilse de efsanelerde deniz erkekleri de bulunmaktadır.
Deniz kızının varlığı yani ilk deniz kızı hikayesi bizi M.Ö 1000 yılında varlığını sürdüren Asurlularda götürmüştür. Ancak ilk deniz kızı söylentisi ise M.Ö 5000 yılına dayanmaktadır. Ve deniz kızlarının ortaya çıkmasında olanak sağlayan şey ise deniz inekleridir. Deniz ineklerinin şeklen deniz içerisinde görünümünü deniz kızlarına benzetilmektedir. Bu fikrin oluşumunda en çok etkili olan isim de Christopher Columbus’tur. Columbus Dünya keşfi sırasında deniz kızlarını kendisinin gördüğünü söylemiş ve onların çirkin olduklarını, güzel olmadığını belirtmiştir.
Büyük ihtimalle gördüğü şey kıyıya iyice yakın yosunlu yerde yüzen bir deniz ineğiydi. Deniz kızlarının her zaman saçlarının uzun olarak anlatılması, resmedilmesinin nedeni ise deniz ineklerinin kıyıya, su yüzeyine yakın yerde yüzerken başına dolanan yosun olmasıdır.
Bazı efsanelere bakacak olursak;
Ünlü bir Yunan efsanesinde Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike, öldüğünde deniz kızına dönüşmüş ve deniz kızı şeklinde Ege Deniz’inde yaşadığı söylenir.
Deniz kızları bizim karşımıza masallarda da çıkmıştır. Herkesin bildiği Bin Bir Gece Masalları içerisinde de deniz kızları öykülerine rastlanmaktadır. Ama bu masallarda ki efsaneler diğerlerinden farklı olarak deniz de değil de karada da normal insan vücuduna sahip bir şekilde yaşayabilme özelliklerine sahiptirler. Karada normal insan gibi yaşayıp denize girdiklerinde de rahat bir şekilde oksijene ihtiyaç duymadan yüzebilirler. Aynı zamanda da doğacak çocukları da birer deniz insanı şeklinde oluyor.
İngilizlere göre de deniz kızları uğursuzluk getiren, felaket getiren yaratıklar olmuştur. Bu nedenle efsanelerinde deniz kızlarının boyları oldukça uzundur, bazı hikayelerinde 160 fet olan deniz kızları vardır. Deniz kızları sadece deniz ve okyanuslarda değil tatlı sularda, göl ve nehirlerde de yüzebilir.İngilizlere göre uğursuz yaratık olmasının nedeni İngiliz Lorntie’li Laird evinin yanındaki gölde ölen bir kadın olduğunu görür ve yardım etmek için göle girecekken uşaklarından biri efendisine o gölde bir deniz kızı olduğunu söylemesi üzerine, ölen kadını deniz kızının öldürdüğünü düşündüğü için deniz kızları kötü olarak bilinirdi.
Ama bu kötü algıyı büyük ölçüde yıkan Deniz kızı hikayelerinin en ünlü olanı“Küçük Denizkızı”dır. Yazarı Hans Christian Andersen’dır. Bu hikaye ile daha çok sevimli hale gelmişti deniz kızları. Bu hikayeden sonra Danimarka’da Kopenhang limanında bir deniz kızı heykeli de dikilmiştir.
Bununla birlikte hemen hemen her dönem karşımızı her yerde çıkan deniz kızı hikayesi artık iyice merak konusu olmuş ve insanlar denizlerde gözleriyle bile deniz kızının varlığını sorgulamaya başlamıştır. Bununla ilgili en son büyük çaplı haber Meksika’dan gelmektedir.
“Meksika’nın Veracruz eyaletinde kıyıya garip bir t-yaratık vurmuş. Bir deniz kızı” başlığı ile ve yanında paylaştıkları deniz kızı fotoğraflarıyla akıl karıştırmayı başardı. Çünkü gerçekten efsanelerde anlatılan tabirlere benziyordu. Varlığını sadece efsanelerden bildiğimiz şey kanıtlı bir şekilde halka sunulunca insanların kafası karıştı ve gerçeği sorgulamaya başladılar. Öyle ki insanlar bilim adamlarının gerçeği bildiği halde sakladıklarını düşündüler.
Ama nitekim ki bu haber sadece bir kafa karışıklığından ibaretti çünkü ne çekilen fotoğraflar gerçekti ne de haber. Çekilen fotoğraflar gerçekmiş gibi gözüken deniz kızları aslında 2011 yılında Karayip Korsanları Gizemli Denizlerde ki filminde kullanılan bir objeden ibaretti. Ama gerçekten de kullandıkları obje çok muntazam bir şekilde üzerinde çalışıldığı belliydi. Gerçekten de gerçeğe benziyordu.
Yani dememiz o ki deniz kızı diye bir şey yok.