Dinler tarihinde önemli bir yere sahip olan Sina Dağı, dünya üzerindeki en kutsal yerlerden biri olarak görülmektedir. Ve Kuran’da insanlara zeytin ağacının armağan olarak gönderildiği dağ olarak da geçmektedir. Kuran’ın yanı sıra Tevrat’ta da adı geçen bu kutsal dağın gerçek yeri ile ilgili birçok teori mevcuttur.
Tevrat’a göre İsrailoğulları Mısır’ı terk ederken Sina Dağı’nda durmuşlar. Bu sırada Musa peygamber dağa çıkarak Allah ile konuşmuş ve yine burada On Emir ona vahy edilmiştir. Burada aldığı emirleri ve öğrendiklerini Ahit Sandığı adı verilen bir sandığa gizleyen Musa Peygamber’in, sandığı Tarsus’ta bir mağaraya saklandığına inanılmaktadır.
Kuran’da ise Taha suresinde Sina Dağı’ndan bahsedilmektedir. İsrailoğulları’nı Mısır’dan çıkaran Musa peygamber, Kızıldeniz’i geçtikten sonra Sina Dağı’na gelmiş ve burada On Emir adı verilen levhalar ona verilmişti. Musa peygamber, Allah ile konuştuktan sonra onu görmek istemiş, bunun üzerine Allah ona kendisini görmesinin mümkün olmadığını ancak dağa tecelli edeceği sırada dağ yerinde kalırsa kendisini görebileceğini söylemiştir. Dağ, Allah’ın küçücük bir yansıması sonucu toz hâline gelince Musa peygamber bayılmış ve kendine geldiğinde tövbe etmiştir.
Sina Dağının Yeri ve Sırrı
Kutsal kitaplarda adı geçen Sina Dağının Mısır’daki Sina Dağı olmadığını, Arabistan topraklarında yer aldığını ancak yerinin tam olarak tespit edilemediğini öne sürenler mevcuttur. Gerçek Sina Dağı’nın yeri ile ilgili yaklaşık olarak 12-13 tane teori vardır. Bu teoriler kutsal metinlerden ya da o dönemde yazılan kitaplardan yola çıkılarak oluşturulmuştur. O dönemlerde Arabistan olarak adlandırılan bölge bugünkü Arabistan’dan daha geniş bir alanı ifade etmekteydi.
Sina Yarımadası’nın bazı kısımlarını içine alıp Akabe Körfezi’ni de kapsamaktaydı. Günümüzde Mısır, İsrail, Ürdün ve Suudi Arabistan sınırlarının kesiştiği nokta o dönemlerde Arabistan adıyla anılmaktaydı. Bundan yola çıkarak Sina Dağı’nın gerçekte bu bölgede olması gerektiği düşünülmektedir.
İsrail’in güneyinde bulunan Har Karkom dağının gerçek Sina Dağı olduğunu düşünen İtalyan arkeolog Emmanuel Annati, teorisine kanıt olarak bu dağın etrafında pek çok petroglif (kaya figürü) keşfetmiş olmasını ve bu petrogliflerde asa, yılan figürlerinin bulunmasını göstermektedir. Dağın yeri ile ilgili arayışlar hâlen devam etmektedir ve bir başka görüşe göre de gerçek Sina Dağı Arabistan’daki Cebel el Lawz’dır. Bu bilginin kaynağı İskenderiyeli Philo’nun, Musa peygamberin Mısır’dan kaçtıktan sonra yerleştiği, sürülerini otlattığı, evlendiği yer olarak bu dağı göstermesidir. Claudius Ptolemy (MS 100-155) de Musa peygamberin buranın en yüksek dağı olan Sina Dağı’nda sürülerini otlattığını söylemiştir.
Cebel el Lawz, Gerçek Sina Dağı mı?
Kuran’da bahsedildiği gibi, Musa Peygamber Sina Dağı’na çıktığında Allah’ın verdiği nimetlere rağmen, altın bir buzağı yapıp ona tapmaya başlayan İsrailoğulları büyük bir imtihana tâbi tutulmuşlardı. Cebel el Lawz’da da burada bahsedilen altın buzağı sunağı gibi arkeolojik kalıntılar bulunmuştur. Bu ve benzeri bulgular kutsal kitaplar ve eski kaynaklardaki bilgilerle örtüştüğünden Cebel el Lawz’ın gerçek Sina Dağı olduğu görüşü daha çok benimsenmektedir. Dağın eteklerindeki alanda sığır petrogliflerinin bulunması ve bu petrogliflerin üzerinde ilkel İbranice’ye ait harflerin yer alması da diğer kanıtlar arasındadır.
Musa peygamberin, halk susuz kaldığında onların susuzluğunu giderebilmek için asasıyla yere vurduğunda fışkıran su kaynağı ile ilgili izler, Tevrat’ta bahsedilen dağdan akan nehir gibi kutsal kitapta geçen bilgilerin tümü Cebel el Lawz’ın coğrafyası ile uyuşmakta, bahsedilen izlere bu bölgede rastlanmaktadır.
Cebel el Lawz’ın zirvesinde dağın geri kalanından farklı bir yapı görülmektedir. Alt kısımlar granitten oluşmaktayken zirve kısmı siyah renklidir ve kırılması çok zordur. Civardaki diğer dağlar pembe renkli granitten ibaretken sadece Cebel el Lawz’ın zirvesinin siyah renkli olması; ancak kırıldığında ortaya pembe renkli granitin çıkması buranın yüksek bir ısıya maruz kaldığını göstermektedir. Bu yüksek ısı ise kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi, Allah’ın dağa tecelli etmesinin kanıtı olarak nitelendirilmektedir. Bu ve benzeri başka kanıtlar da öne sürülerek gerçek Sina Dağı’nın Mısır’da değil Arabistan’da olduğu düşünülmektedir.
Bu yazı www.gizemlidunyam.com Sitesine Aittir. Kaynak Gösterilmeden Başka Sitelerde Yayınlamak Yasaktır.