Yapay Zeka deyip geçmemek lazım. Endüstri 4.0 ve Yapay Zeka diye adlandırılan sanayi devriminin henüz başlangıcındayız. Her şey 2004 yılında başladı desem yalan olmaz her halde. Bir genç kendi okulu için yazdığı bir web yazılım sayesinde Dünya’nın en büyük sosyal medya platformunu kurdu.
Şimdi kendi kendinize şu soruyu sorabilirsiniz? “Sosyal Medya İle Yapay Zeka’nın ne alakası var?” Bunu sana anlatırım ancak senden ricam lütfen tek satırını bile atlamadan oku. Okuduğun zaman beni daha iyi anlayacaksın…
Yeni Doğan Bir Bebek Adı : Yapay Zeka
Hadi gelin yeni doğan bebeğimize bir isim verelim. Öyle bir isim olsun ki bizim asıl maksadımızı isminde gizlesin. Ne dersiniz “Yüz Kitabı” koyalım mı adını? Yok yok siz bunu beğenmediniz. Hadi adı “Facebook” olsun. Şimdi daha iyi oldu.
Evet 2004 yılında Mark Zuckerberg “Facebook” ismini verdiği bir okul içi yazışma programlaması yaptı. Fakat daha sonra bunu geliştirmek istedi. Peki bu geliştirmeyi nasıl yaptı dersiniz? Tabi ki Yapay Zeka ve Makine Öğrenmesiyle. O ne demek diye sormayın. Biraz zihnimizi yoklarsak anlayacağız.
2009 yılında hayatımıza giren Facebook adeta bizim için bulunmaz bir nimetti. Kimimiz ilk okul arkadaşlarını aradı yıllar sonra onlarla buluşma imkanı buldu. Kimimiz öğretmenini, eski sevgilisini vs.vs. Herkes bir şeyler aradı buldu. Gitti ve gördü. Ama asıl bizi kör eden şeyi göremedik maalesef. Yapay Zeka Endüstri 4.0 gerçeğini göremedik. Bu çocuğu biz büyüttük şimdi ise bize hükmediyor. Nasıl mı hadi gel onu da size söyleyeyim.
Biz Facebook üzerinden yeni bir profil oluşturmaya kalktığımız zaman bize bazı sorular sordu. Bizden bazı bilgiler istedi. Nelerdi onlar? Ad Soyad, Doğum Tarihi, Doğum Yeri, Cep Telefonu Numarası, E-Mail adresi he bir de güzel bir Fotoğraf istedi. Bizde paşa paşa bu istediği bilgileri doğru bir şekilde verdik. İşte yeni doğan bebeğimize dedik ki bak bizi iyi tanı sonra bozuşmayalım heeee….
İşte tam bu nokta da ilk hatamızı yaptık. Neden mi? Çünkü Facebook öylesine geniş çaplı bir yapay zekaya sahip ki bizim bilgilerimizi aldıkça bizi daha iyi tanır hale geliyor. Paylaştığımız resimlerle bizi ve yakınlarımızı tanıyor. Hocalarımızı, öğretmenlerimizi, sevgilimizi, eşimizi, çocuğumuzu, çocukluk arkadaşlarımızı hepsini tanıyan bir sanal birey haline geliyor. Kısacası bizim için yapay zeka derin öğrenme yapıyor. Bizi annemizden babamızda eşimizden çocuklarımızdan daha iyi tanır hale geliyor.
Yapay Zeka Beni Nasıl Bu Kadar İyi Tanıyor?
Yazılım ve Yapay Zeka Mühendislerinden öğrendiğim kadarıyla genel mantık elde tuttuğu verileri işleyerek analiz eden bir sistemdir bu yapay zeka. Bizim olaylara karşı verdiğimiz tepkiler yaptığımız yorumlar bazı filtrelerden geçerek anahtar kelime dağarcığının içine düşüyor. Daha sonra eşleşen anahtar kelime karşısına çıktığında bununla alakalı algoritması devreye girerek bizim görebileceğimiz şekilde bizlerin beynine mesajı gönderiyor.
Bir dönem dürtme olayı ile bu işi çözüyorlardı. Ama şimdi ona gerek kalmadı. Herkesin bir sosyal medya hesabı var ve ülkerilerin gündemlerini belirleyebilir hale çoktan gelmiş durumda.
Devam edelim. Bizler facebooka hangi yemeği sevdiğimizi hangi siyasi parti liderinden nefret ettiğimizi, hangi takımın taraftarı olduğumuzu söylüyoruz. Daha doğrusu bunu biz yapıyoruz. Yani yapay zekaya az önce saydığım hususlarla alakalı paylaşımlar yaptıkça bizi daha iyi anımsıyor ve ona göre hareket ediyor.
Açıkçası bizler kendi ayağımıza sıktık diyebilrim. Hadi gelin bir test yapalım. Google tarayıcınızı açın “Kedi Maması” kelimesini aratın ve karşınıza çıkan her hangi bir siteye girin fiyatlara biraz bakın ve çıkın. Aradan geçen yarım saat için de her hangi bir siteye giriş yaptığınızda karşınıza kedi maması reklamı çıkacağından hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü yapay zeka sizi öylesine iyi tanıyor ki hemen o reklama tıklamanızı istiyor.
İşte böyle dostum. Artık öyle bir zamanda yaşar hale geldik ki bizim için ney iyi ney kötü bir türlü kestiremiyoruz. He sosyal medyayı hiç mi kullanmayacağız. Tabi ki hayır elbette kullanacağız. Her ne olursa olsun bilinçli kullanımda bulunmak zorundayız. Milletin gazına gelerek kendi geleceğimizi mahvetmeden işimize bakmak zorundayız.
