Öncelikle Astral Seyahat nedir? Sorusunun cevabıyla başlamak lazım. Astral seyahat ruhun mevcut olduğu bedeni terk edip farklı bir ortama yada boyuta geçmesi diyebiliriz.
Hani beşinci boyut dedikleri gibi. Bu geçiş esnasında bilincimiz açık olur ve bedenimizden ayrılan ruhumuz bilinçte izlerini taşımaya başlar. Bu hususta bir çok araştırmalar yapılmakla birlikte bir çok misallede karşılaşılmıştır. Astral Seyahat genellikle uyku hali ile olur. Bazen 2 dakika sürebilir bazen de 2 saati bulabilir.
Bu konu da en fazla araştırmayı Robert Monroe isimli bir uzman yapmıştır. Hâlâ devam eden bu araştırmalar ABD’de Monroe Enstitüsü ismiyle tanınan bir enstitüde devam etmektedir. Uyurken yaşadığımız bu olay ya aşırı ve çok stres dolu bir günün yorgunluk uykusunda veya çok rahat olunan uyku esnasında olmaktadır.
Bir çok teoriye göre ruhumuz uykuya dalma sırasında vücudumuzun göbek bölümünden ayrılmaya başlar. Tabi buna reaksyon gösteren kalp atışlarını hızlandırır ve ruhumuz geride kalan bedenimizi gördüğünde heyecanlanmaya başlar ve astral seyahat tam gerçekleşmek üzereyken uykudan uyanılır.
Bazı durumlarda da ruhunumuzun ayrılığı hissedilemez. Hepimizin başına gelmiştir.Rüyamızda düşme yada uçma gibi durumlarında korku ile uyanır kalp atışlarımızın hızlandığını fark ederiz. Yani astral seyahat, ya gerçek ve farklı bir boyutta ya da rüya boyutunda gerçekleşebilir.
Şimdide sizlere astral seyahat hakkında bir örnek vermek isterim
“Ankara da bir lise öğrencisi gireceği sınavdan 1 gün önce uykusunda farkında olmadan astral seyahat yaparak sınav sorularının olduğu odaya girmiş soruları okumuş ve bir çok arkadaşına bunları anlatmış ancak hiç kimsenin inanmayışı sınav saati geldiğinde hocanın sınav kağıtlarını dağıtmasıyla son bulmuş ve bir çok öğrenci hayretler içinde kalmıştır.“
Yukarıda ki örnekte görüldüğü üzere bazen bilerek bazende bilinçsizce rüya âleminde yaşadığımız bir çok durum aslında farkında olmadan astral seyahat yaptığımızı bizlere göstermektedir. Son olarak yakın bir arkadaşımın başından geçen hadiseyi anlatarak yazımızı sonlandırmak istiyorum.
“Arkadaşım Ahmet örfüne , dinine bağlı bir ailenin çocuğudur. Hoş kendiside son derece takvalı ve bir o kadar da dinine sadık bir insan. Sürekli Peygamber Efendimiz S.A.V’den bahseder ve her defasında O’nun adını duyduğunda ben onun yanına gidemedim diyerek ağlardı. Bende ona çok ağlak birisi olduğunu söyler ve sürekli kızardım.Bir gün yine ağlamaklı bir ses tonu ile bana -Ne oldu Biliyor musun? Ben bu gece öldüm de tekrar dirildim dedi. Bende böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyledim oda bana. – Bu gece ruhum bedenimden ayrıldı baktım ki uçabiliyorum madem ki uçuyorum o zaman bende önce Mekke’ye yani Kabe’ye gideyim dediğim anda kendimi Kâbe’nin kapısının önünde buldum. Koştum sarıldım ağlamaya çalışsamda başaramadım.
Neyse buraya geldiysem Medine’ye Peygamber Efendimiz’in S.A.V Ravzasına da giderim dediğimde kendimi Yeşil Kubbe’nin önünde buluverdim. İçimi döktüm derdimi anlattım artık gitmem lazım dediğimde ruhum bedenime geri döndü ve bir den uyandım. Odamın içerisi o kadar güzel kokuyordu ki kokuyu annem babam bile anlamış taaa odama gelmişler nereden geliyor bu koku diye. Anlattıklarını dinlediğimde sen rüya görmüşsün aslanım dediğimde madem ki ben rüya gördüm o zaman o koku neyin nesi dediğinde şöyle bir düşündüm. Zira okuduğum bir çok kitapta astral seyahatin nasıl yapıldığını okumuştum. Acaba bu bir astral seyahat olabilir miydi? bilemiyorum. Ancak astral seyahat hakkında bilemediğimiz daha bir çok şey var.“