Şehzadebaşı Camii... Bir mühendislik dehası olan Osmanlının baş mimarı Mimar Sinan sırları ve gizemleri ile şaşırtmaya, insanı hayretler içinde bırakmaya devam ediyor. Buna bir örnek te Şehzadebaşı Camii’nden verelim.
İstanbul’da Fatih’de bulunan Şehzadebaşı Camii ya da Şehzade Mehmet Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Mehmet için yaptırdığı, Mimar Sinan’ın çıraklık dönemi eseridir. Yapımı beş yıl sürmüştür. 1990’lı yıllara gelinde caminin yenilenmesi için restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. Caminin bahçesindeki duvarlarda bulunan kapıların üzerindeki taş kemerlerde çürümeler vardı. Restorasyon grubu uzun toplantılardan sonra kemeri sökmeye kilit taşından başlamaya karar verdi ve işe başladı. Kilit taşı yerinden çıkarıldığında, iki taşın birleşme noktasında silindir şeklinde bir boşluk fark edildi. Ve bu boşluğun içinde cam bir şişe bulundu. Şişenin içinde katlanmış bir kağıt vardı.
Peki Şehzadebaşı Camii’nde bulunan bu şişede ne vardı?
Şişenin içindeki kağıtta Osmanlıca yazılmış bir mektup bulunuyordu. Uzmanlara bu mektup çevriltildi. Ve işte içinde yazanlar:
‘Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.’
Mektubu Mimar Sinan yazmıştı. Mektupta kemer taşlarının nereden getirildiği ve kemerin restorasyonunun nasıl yapılacağı anlatılıyordu. Günümüzde bile bu taşların ömrünün ne kadar olduğu bilinemezken, Mimar Sinan bunu nasıl biliyordu. 400 yıl boyunca dayanacak mürekkep ve kağıdı bulup, mektubu bunlarla yazması da enteresan. Mimar Sinan’ın erişilmez ve anlaşılmaz özelliklerinden bir kaçı daha.
Şehzadebaşı Camii’inde bulunan bu mektubun aslında farklı bir önemi daha var. Zamanın mühendislik harikasını yapan Mimar Sinan’a hala erişilmiş değil. Düşünsenize aradan 400 küsür yıl geçmesine rağmen ve hatta bir çok deprem atlatmasına rağmen hala ayaktalar. Mimar Sinan o zamanın kısıtlı teknolojisini kullandığı halde nasıl bu kadar çok eser verdi. Diğer bir soru ise Mimar Sinan günümüzde ki teknolojiyi kullansa neler yapabilirdi.